Aşk ve Sevgi

Aşk, bir başka varlığa karşı duyulan derin sevgi olarak tanımlanmakta. Dünyada ya da çoğu toplumda aşk ve sevgi aynı manada kullanılırken özelikle ülkemizde ve Türkçe’mizde farklı manalarda kullanılmaktadır. Özellikle aşka bir ömür biçilir. Ancak bunun böyle olduğunu söylemek elbette önyargının bir tezahürü olmaktan başka bir şey olmayacaktır.

Genelde 5 çeşit sevgiden söz edilebilir. Bunlar: Kardeşçe sevgi, Anaç sevgi, Cinsel sevgi, Öz sevgi ve Tanrı sevgisidir.
Kardeşçe sevgi, sevginin en temel türüdür. Diğer bütün türlerin içinde yer alır. Sorumluluk, saygı ve başka insanları düşünme gibi davranışlar bu türdedir.
Anaç sevgi, a
nnenin çocuğuna duyduğu şartsız sevgidir. Anaç sevginin en belirgin özelliği, koruyuculuk davranışıdır. Kardeşçe sevgideki gibi sorumluluk ve başka insanları önemseme davranışı burada da görülür. Ancak aradaki fark, sevginin, annenin çocuğuna zaten bağlı olduğu için bir karşılık ya da koşul sorgulamadan gerçekleşmesidir. Özellikle toplumumuzda  da anaç sevginin çok yoğun bir şekilde görüldüğünü rahatlıkla söyleyebiliriz.
Cinsel sevgi, Karşılıklı koruyuculuk, onaylama davranışlarını içerir. Diğer türlerden en belirgin farkı, cinsel sevgide eşitlik anlayışının olmamasıdır. Söz gelimi baba sevgisi bütün çocuklara eşittir. Kardeşini seven de bütün kardeşlerini sever. Ancak cinsel sevgide tek bir kişi seçilir ve cinsellik davranışı o kişiyle sınırlandırılır.
Öz sevgi,
diğer bütün sevgi türlerin ön koşuludur. Kendini sevmeyen başkasını sevemez.
 Bu sevgi  genelde bencillikle eş değer görülmektedir.
Tanrı sevgisi, Türk mitolojisinde Toprak Ana ya da diğer mitolojilerde Mother Earth olarak ortaya çıkan tanrıça ise, doğanın ruhsal bir yorumuna dayanan dişidir, tanrıçadır. İslam’da Allah sevgisi imanın gereklerindendir. Zira Allah’a inanıp onu sevmeyen bir kul düşünülemez. Tasavvufta da Allah sevgisi ve bu tema bolca işlenmiş ve Allah, tüm yaratılanları birleştiren bir varlık olduğundan bu şekilde tasavvufa da bu özelliği haliyle yansımıştır.

Aşkın biyolojiye göre tanımı ise oldukça ilginçtir. Genelde şehvet ve cazibenin aşkı oluşturduğu kabul edilir. Vücuttan salgılanan belirli hormonlarında aşk duygusunu meydana getirdiği söylenir. Elbette bu tanımı kabul etmek mecburiyetinde değiliz. Aşkı oluşturan değil de, aşkın etkileri olarak belki bu fraksiyonlar görülebilir.

Türk kültüründe de dilinde de aşkın etkisi büyüktür. Türk kültüründe aşka olan ilginin artması İslam'ın kabul edilmesi ile başladı. İnsanlar şiirlere önem vermeye başladı. Şairler şiirlerinde aşka yer verdi. Fakat Türk kültüründeki aşk da tıpkı Fars kültüründeki gibi ilahi aşktır. Tabi sadece ilahi aşka değil kadına, doğal güzelliklere yönelik de şiirler yazılmıştır. Türk edebiyatındaki aşk şairleri: Fuzuli, Baki, Nedim, Şeyh Galip gibi isimlerdir. Türk diline de aşk ile ilgili birçok deyim girmiştir. Aşık olmak, aşk ateşi, aşkından kül olmak, aşka gelmek, aşk yuvası gibi birçok deyim vardır.

Bu güzel duyguyu herkesin hayatında bir kere de olsa yaşamasını dileriz. Aşkınızın bir evlilik ile sonuçlanması ve ömür boyu mutlu olmanızı diler, davetiyelerinizi firmamıza yaptırmanızı dileriz :)

Next
This is the most recent post.
Previous
Önceki Kayıt

0 yorum:

Yorum Gönder

 
Top